Yara İzlerinin Giderilmesi

Çeşitli kazalar ve ameliyatları takiben gelişen yara izlerinin ne düzeyde olabileceğini önceden tahmin etmek zordur. Gelişecek izin ne kadar olacağını cerrahın yeteneği kadar hastanın kişisel özellikleri de belirler.

Bir çok faktör skar gelişimi üzerine etkilidir. Yaranın büyüklüğü ve derinliği, yaralanma bölgesinin iyi kanlanıp kanlanmadığı, derinin rengi ve kalınlığı, izin vücut üzerindeki yerleşimi gelişecek skarın büyüklüğü üzerinde etkilidir.

İzlerin tamamen giderilmesi mümkün olmamasına rağmen plastik cerrahi yöntemleri ile bunları azaltmak ve daha belirsiz hale getirmek mümkündür. Bu amaçla kortizon, silikon uygulamaları veya çeşitli cerrahi yöntemler kullanılabilir.

Başlangıçta çok belirgin olan yara izlerinin önemli bir kısmı zamanla daha az görülür ve daha az rahatsız edici hale gelebilir. Yaranın ve yara izinin olgunlaşıp son halini alması için yaralanma veya ameliyat üzerinden en az altı ay geçmesi gerekir. İze cerrahi olarak müdahale edilip edilmeyeceğine karar verilebilmesi için bu sürenin geçmesi gerekir.

KELOİD ŞEKLİNDEKİ YARA İZLER

Keloidler kırmızı renkli, kabarık, yüzeyinde kırışıklıklar olabilen, kaşıntılı ve yaranın sınırlarını aşacak büyüklükte izlerdir. Vücudun yarayı iyileştirmek için ürettiği yeni hücre ve dokuların üretiminin yaranın iyileşmesinden sonra da kontrolsüz olarak devam etmesi nedeniyle gelişir.

Keloidler vücudun her yerinde görülebilmesine karşın en çok göğüs bölgesinin orta kısımlarında, kulak memelerinde ve omuzda görülür. Esmerlerde daha sık rastlanır. Gençlerde görülme olasılığı yaşlılara oranla daha fazladır.

Keloidlerde ilk uygulanacak tedavi kortizon injeksiyonudur. Bu tedavi ile küçülmeyen keloidlerde cerrahi yöntemler uygulanabilir. Bu ameliyatlar genellikle lokal anestezi altında yapılabilir. Büyük yara izlerinin tedavisi için nadiren deri greftleri veya doku genişleticilerin kullanılması gerekebilir.

HİPERTROFİK SKAR (Aşırı büyük yara izi)

Hipertrofik skar ve keloidler sıklıkla karıştırılabilir. Keloidle görünümü birbirine benzer olmasına rağmen hipertrofik skar yara sınırlarını aşmaz. Tedaviden sonra tekrarlama riski keloidden daha azdır. Tedavide keloidle benzer yöntemler uygulanır.

KONTRAKTÜR (Yara İzlerine Bağlı Hareket Kısıtlılığı)

Bazı yanık ve travmalar sonucu oluşan geniş doku kayıplarını takiben oluşan izler hareket kısıtlılıklarına neden olabilir. Buna tıpta kontraktür adı verilir. Hareket kısıtlılığına neden olabilecek kontraktürler daha çok boyun, el gibi bölgelerde olur. Bu kontraktürler skarın yönü değiştirilerek veya çeşitli doku aktarımları yapılarak tedavi edilebilir.

JİLET ve BAŞKA KESİCİ ALETLERLE OLUŞAN İZLER

Çeşitli sıkıntılı dönemler ve ruhsal bunalım hallerinde kişilerin kendi vücutlarında (daha çok kol ve göğüs bölgesinde) yaptığı izler olabilir. Bu kişiler için izlerin önemi yarattığı estetik problemden çok anlamıdır. Hastalar izin görünümünden ziyade anlamından kurtulmak isterler. Bu amaçla izler azaltılabilir, izlerin yönleri değiştirilerek olağan bir ameliyat izi haline getirilebilir veya greft gibi yöntemlerle tümüyle yok edilebilir. Aynı yöntemler kullanılarak dövmelerin de yok edilmesi mümkündür.

DOKU AKTARIMLARI (greft ve flepler) İLE TEDAVİ

Büyük izlerin cerrahi tedavisi için greft veya flep adı verilen doku aktarım yöntemleri kullanmak gerekebilir. Bu ameliyatlar hastane şartlarında, genel anestezi altında yapılması gereken ameliyatlardır.

Greft; vücudun başka bir yerinden alınan deri parçasının açık yara olan bölgeye aktarılmasıdır. Aktarılan doku yeni yerinde gelişen damarlar sayesinde bu bölgede yaşar.

Flep ise deri ile birlikte yağ dokusu, adale ve kan damarlarını da içerebilen doku aktarımlarıdır. Bu aktarımların bazıları aktarılan dokunun kanlanması korunarak, bazıları da mikrocerrahi yöntemlerle kanlanma da aktarıldığı yerdeki damarlardan sağlanarak yapılır.

Soru Sor
Aklına takılan herşey için...
Prof. Dr. Murat Emiroğlu
Merhaba,
Size nasıl yardımcı olabilirim